Fırsatları Kaçırma Korkusu
Arkadaşlarınızın bu hafta sonu buluşacağını ama sizin o sırada şehir dışında olmak zorunda olduğunuzu düşünün. Arkadaşlarınızın siz yokken neler yaptığını, nasıl vakit geçirdiğini, ne şekilde eğlendiklerini merak eder miydiniz? Hatta belki de “Keşke ışınlanma bulunmuş olsaydı da oraya gidip gelebilseydim.” şeklinde cümleler zihnine geliyordur. Özellikle sosyal medyayı sık sık kullandığımız son yıllarda bu düşünceler zihnimizde daha fazla dolaşmaya başladı. Tanıdığımız kişilerin biz yokken yaptıkları aktiviteler veya tanımadığımız kişilerin bize çekici gelen yerlerde bulunduğunu görmek fırsatları kaçırma korkusu yaşamamıza yol açabiliyor. Fırsatları kaçırma korkusu ya da bilinen kısaltmasıyla FOMO (Fear of Missing Out) başkalarının biz yokken çok önemli, keyifli bir deneyimi paylaştıkları ve bizim bunu kaçırıyor olduğumuzu düşündüğümüzde hissettiklerimize deniyor. Sosyal medyada arkadaşlarımızın bizden ayrı keyifli vakit geçirdiğini gördüğümüzde, ne yapıyor olursak olalım o andaki durumumuzun onların deneyiminden daha kötü olduğunu düşünüyoruz.
FOMO, tüm yaş grupları tarafından deneyimlenebiliyor. Fakat bu duyguyu ergenlik döneminde veya erken yetişkinlik döneminde olan kişilerin daha sık deneyimledikleri görülüyor. Çünkü bu dönemde bulunan kişilerin sosyal medyada vakit geçirme miktarları da daha fazla oluyor. Üstelik sadece sosyal medya kullanımı FOMO deneyimleme ihtimalini artırmıyor, FOMO deneyimlemek de sosyal medya kullanımını artırabiliyor. Özellikle FOMO deneyimi daha fazla olan ve yalnızlık yaşayan kişiler, sosyal medyada daha fazla zaman geçirmeye de yatkın oluyor. Sosyal medyada FOMO deneyiminin etkisiyle geçirilen zaman ise stres seviyemizi artıyor. Kendimizi daha yalnız hissedebiliyoruz, öz saygımız ve öz şefkatimiz de durumdan olumsuz etkileniyor. Çünkü sosyal medya kullanırken gördüklerimizi kendimizle ve kendi hayatımızla kıyaslıyoruz.
FOMO deneyimlediğimizde içinde bulunduğumuz an, yer ve durum hiç çekici gelmiyor. Diğer kişilerin daha keyifli vakit geçirdiğini düşünüyoruz. Bu kıyaslamayı genellikle etrafımızda olan yakın arkadaşlarımız, aile üyelerimiz veya iş-okul arkadaşlarımız ile yapıyoruz. Bir diğer deyişle bizim hayatımıza benzer hayatları olan kişilerin yaşadıkları ile kıyaslamalar yapıyoruz.
Şimdi bir an dursak ve hayatımızı kıyaslayabileceğimiz farklı hayatları göz önünde bulundursak bizden iyi olarak değerlendirebileceğimiz milyonlarca hayat bulabiliriz. Bizden daha çok kazanan, daha iyi bir işi-okulu olan, daha eğlenceli bir hayatı olan… Öte yandan bizim hayatımızdan çok daha kötü olarak değerlendirebileceğimiz bir hayata sahip olan milyonlarca kişi de bulabiliriz. Eğer bu kıyaslamaları değer verdiğimiz şeylere ulaşma amacıyla değil de bir şeyleri kaçırma korkusuyla çerçevelersek yaşadığımız hayattan memnun olamıyoruz. Genellikle neler kazanabileceğimize odaklanmak yerine neler kaybettiklerimize odaklanıyoruz. Bu durum da FOMO deneyimleme ihtimalimizi artırıyor. FOMO ile başkalarının yaşamlarını ve seçimlerini inceledikçe kendi hayatımıza karşı daha kopuk hissediyoruz. Bu kopukluktan kurtulup hayatla bağ kurmak için sosyal medyayı açıyoruz ve tekrar FOMO yaşıyoruz. Böylece kısır bir döngüye girmiş oluyoruz. Bu sebeple bu döngüyü kırmak için arzu ettiğimiz her şeye istediğimiz her zaman erişemeyeceğimizi aklımızda tutmamız gerekiyor. Bunun yanında seçimlerimizi bir şeyleri kaçırma korkusuyla, yani FOMO ile değil de kendimiz için değerli olan şeyleri bilerek yapmak faydalı olabiliyor.
Peki kimler FOMO duygusunu daha çok deneyimliyor? Farklı farklı psikolojik ihtiyaçlarımız bulunuyor. Bu ihtiyaçlardan bazıları kendimizi dünyaya ve kendimize etkili bir şekilde katkıda bulunabilen yetkin biri olarak görmek, kendi hayatımızla ilgili belirli konularda kararı verebilecek otoriteye sahip olduğumuza inanmak veya diğer kişilerle etkileşim ve yakınlık içinde olmak şeklinde tanımlanıyor. Yapılan araştırmalar, kişilerin bu psikolojik ihtiyaçlarındaki tatmin olamama hissi ile sosyal medya kullanmaya daha çok yöneldiklerini gösteriyor. Bunun sebebinin ise bu kişilerin sosyal medyayı başkalarıyla temas halinde bulunma aracı olarak görmeleri olduğu bulunuyor. Bizi sosyal medya kullanımı sonucunda FOMO deneyimlemeye sürükleyen bir diğer etken ise içinde bulunduğumuz ilişkiden memnun olmadığımız zamanlar veya yalnızlık gibi olumsuz duygulardan kaçma isteğimiz oluyor.