Psikolojik Esneklik Nedir?
Yeni bir işe ya da okula başlamadan önce kaygılı hissettiğimizde sosyal medya hesabımızı açıp orada uzun vakitler geçirebiliyoruz. Üzgün ve yalnız hissettiğimizde çılgınlar gibi yemek yiyebiliyor ya da bize hiç iyi gelmeyeceğini bildiğimiz başka yollarla kendimizi mutlu etmeye çalışabiliyoruz. Bir konuda kendimizi pişman hissettiğimizde o deneyimi sürekli düşünerek dış dünyadan uzaklaşabiliyoruz. Kullandığımız bu baş etme yöntemleri bize anlık rahatlamalar sunarken uzun vadede bizi ulaşmak istediklerimizden uzaklaştırıyor ve olumsuz etkiliyor. Bütün bu sorunlarla baş ederken esnek olmak ise bize önemli bir fayda sağlayabiliyor.
Psikolojik esneklik, bulunduğumuz ortamın bizden beklentilerini fark edip düşünce ve davranışlarımızı buna göre ayarlayabilmemiz olarak tanımlanıyor. Bu ortamlara uyum sağlamak için kişisel ve sosyal becerilerimizi kullanıyoruz. Bu sayede hayatımızda önem taşıyan durumlar arasında bir denge kuruyor, değişen durumlara uygun düşünce ve davranışları seçebiliyoruz. Esnek olmak bize duygusal bir karmaşa içinde olduğumuzda bile geniş bir bakış açısına sahip olma imkanı sunuyor ve daha nesnel değerlendirmeler yapmamızı sağlıyor.
Psikolojik esneklik her ne kadar değişim ile ilgili olsa da bizim için önemli olan değerlerimizi değiştirmeden içinde bulunduğumuz durumlar hakkında karar vermemizi de içerebiliyor. Yani esneklik, düşüncelerimizin değişimi ile ilgili olduğu kadar hayatımızda önemsediğimiz ve aynı şekilde devam etmesini istediğimiz inançlarımız ve değerlerimiz ile de yakından ilişkili.
Psikolojik Olarak Esnek Olmak Neler Kazandırıyor?
Psikolojik esnekliğe sahip kişiler daha az psikolojik problem yaşıyor ve bu kişilerin hayat memnuniyetleri daha yüksek oluyor. Aynı zamanda, bu kişiler günlük hayatta sıklıkla deneyimlediğimiz stresle de daha kolay başa çıkabiliyorlar. Bunun altında, psikolojik olarak esnek kişilerin değişen durumların gerektirdiği uyumu daha kolay sağlamalarının ve dengelerini daha iyi korumalarının yattığı düşünülüyor. Stresli bir durumla karşılaştığımızda esnek olmak zihnimizde beliren olumsuz düşüncelere karşı bizi koruyor ve psikolojik sağlığımızı olumlu yönde etkiliyor. Sonuç olarak esnek kişiler daha az depresyon ve kaygı deneyimliyorlar.
Ayrıca psikolojik esnekliğe sahip kişiler daha az bilişsel çarpıtmalar yapıyor. Peki bilişsel çarpıtma yapmak ne anlama geliyor? Karşılaştığımız olayların her zaman çok kötü bir şekilde sonuçlanacağını düşünebiliyoruz, başımıza gelen olayları her zaman olumsuz bir şekilde değerlendirebiliyoruz, olayları “ya hep ya hiç” düşüncesiyle değerlendirip sadece siyah ve beyazı görüp gri alanları hiç görmeyebiliyoruz. Başvurduğumuz bu değerlendirme biçimlerine bilişsel çarpıtma deniyor. Bu bilişsel çarpıtmaların çoğumuza oldukça tanıdık gelen düşünme şekilleri olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalar bu mantıksız, abartılmış ve gerçeği doğru bir şekilde yansıtmayan düşüncelerin depresyonun ortaya çıkmasında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor.
Psikolojik esneklik de bilişsel çarpıtmalar arasında bulunan “ya hep ya hiç” düşüncesiyle yakından ilgili bir konu. “Ya hep ya hiç” şeklinde düşünme alışkanlığına sahip kişiler gerçekliği çarpıtarak algılıyorlar. Bir diğer deyişle kendilerini bir tuzağa düşürüyorlar. Örneğin, sadece mükemmel olmayı bir başarı olarak gördükleri için sürekli başarısız olduklarını düşünüyorlar. Halbuki başarılı olmanın illa mükemmel olmak değil, bazen de yeterince iyi olmak olduğunu görebildiklerinde başarısız olduklarını hissetmiyorlar. Eğer kişiler psikolojik olarak esnek olurlarsa “ya hep ya hiç” olarak bilinen bilişsel çarpıtmayı daha az kullanıyorlar. Çünkü ancak o zaman olaylardaki ayrıntıları fark edebiliyor ve siyah ile beyaz arasında bulunan gri alanı görebiliyorlar. Psikolojik olarak esnek olmak için kişilerin kendi düşüncelerini gözlemlemeleri ve alternatif bakış açılarını da hesaba katmaları öneriliyor. Bu sayede, baskın olan veya ilk akla gelen düşünce yerine daha mantıklı görünen düşünceyi benimsemeyi tercih edebiliyorlar.